9 Haziran 2011 Perşembe

Ceyda Düvenci... KIZI MELİSA İÇİN DAVET VERDİ!

Hamileliğinin 5’inci ayında hastaneye yatan ve 78 gününü hastanede geçiren Ceyda Düvenci’nin kızı Melisa doğduğunda sadece 1 kilo 900 gramdı. Prematüre doğan kızlarını uzun süre hastanede bırakmak zorunda kalan Ceyda Düvenci-Engin Akgün çifti, Melisa’nın sonunda eve gelmesini çok özel bir davetle kutladı.

Hamileliğinizde başlayıp doğumdan sonra da devam eden o zorlu süreçten biraz bahseder misiniz?

Hamileliğimin 20’nci haftasında servikal yetmezliğinden dolayı serkülaj ameliyatı geçirdim. Doktorum Mehmet Ergez doğuma kadar yatmam gerektiğini söyledi. 10 Aralık’tan 24 şubat’a kadar Gayrettepe Florence Nightingale’de yattım. 106 numaralı odayı evimiz gibi yaptık. Doğum katındaki Esin, Efsun ve Hicran hemşireyle dost olduk. Onlar ve arkadaşlarım sayesinde günler güzel geçti. En büyük desteğim ise beni bir gece bile yalnız bırakmayan eşim ve her gün yanıma gelen annemle babam oldu.

Asıl kriz ne zaman yaşandı?

30’uncu haftaya kadar her şey kritikti. 30’uncu haftadan sonra doktorum ve hemşireler dahil herkes rahatladı. Çünkü artık bebeğimiz doğsa da bir tehlike söz konusu değildi. 31’inci haftada doktorumuz beni eve gönderdi. Kuzenim Zeynep’in organize ettiği “baby shower” günü akşamında suyum geldi ve apar topar hastaneye döndük. Doğumundan sonra Melisa bir süre yoğun bakımda yatmak zorunda kaldı. Bu süre inanın 78 gün hastanede yattığımdan çok daha zor geçti. Her gün kucağıma alamadan kızımı ziyaret etmek, onsuz eve dönmek, sağlığından endişelenmek ve hiçbir şey yapamadan beklemek gerçekten en zoruydu. Bu yüzden Allah bizleri evlatlarımızla sınamasın. O 1,5 ay hayatımdan 10 yıl aldı diyebilirim.

O süreçte eşinizin psikolojisi nasıldı?

Engin moralini hep yüksek tuttu. Ben umutsuzluğa kapıldığımda elimi sıkı sıkı tuttu, “Her şey güzel olacak, sağlıkla kızımıza kavuşacağız” dedi. Her gece hastanede yanımdaydı. Ben de tüm bu süreçte sadece eşime sığındım ve ondan güç aldım. Allah’a şükürler olsun ki atlattık her şeyi... 6 Nisan’da kızımızı evimize getirdik. O günden beri her şey çok daha iyi.

Peki bu zor günlerin ardından yüzünüzü güldüren ilk şey ne oldu?

- Onu yoğun bakımda kucağıma ilk aldığımda minicikti. 1 kilo 900 gramdı ama buna rağmen çok güçlüydü. Hayata tutunmuştu. Ona baktığımda dedim ki, “Miniğim pes etmedi, ben hiç etmem”... Ona hep güç verdim ve hep gülümseyerek kucağıma aldım. Tek üzüldüğüm şey, geç emzirmeye başlamak oldu. Sütümü hep biberonla verdiler. ılk emzirdiğim gün yüreğim yerinden çıktı sanki. ışte en büyük mutluluk oydu...

EŞİMİ ÇOK SEVDİĞİM İÇİN KIZIM BABASINA BENZEDİ

- Eşimi çok sevdiğim için kızım da babasına benzedi. Teni bana benziyor ama geriye kalan her şey, özellikle de gözleri tıpkı babası...

Röportaj: Gökçe ATEŞ

Fotoğraflar: İnci CABİR - Bülent KAYA


View the original article here


This post was made using the Auto Blogging Software from WebMagnates.org This line will not appear when posts are made after activating the software to full version.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder